30 Mayıs 2010 Pazar

Yazıcı - Tarayıcı

Yazıcı (Printer)


Bilgisayardaki bilgilerin kağıt üzerinde gösterilmesini sağlayan çıkış birimlerinden en önemlisi yazıcılardır. Yazıcılar basımda kullandıkları teknolojiye göre üç sınıfa ayrılırlar.

1.Nokta vuruşlu (matris) yazıcılar : Sayfa üzerine harfleri ve şekilleri minik noktacıklarla oluştururlar. Yazma kafası, mürekkepli bir şeride vuran küçük iğnelerden (9 veya 24 pin) oluşur. Bu yazıcılar vuruşlu oldukları için oldukça gürültülüdür.

Nokta vuruşlu yazıcılar, özellikle aynı anda birden çok kopya alınması gereken durumlarda kullanışlıdır. Genellikle sürekli form kağıt kullanırlar. Sürekli formun kenarında, yazıcıya takılmasını sağlayan delikler vardır.

2.Mürekkep püskürtmeli (inkjet) yazıcılar : Nokta vuruşlu yazıcılardan daha kaliteli baskı yaparlar ve daha sessiz çalışırlar. Renkli mürekkep püskürtmeliler, normal kağıda baskı yapabilirler, ama özel kağıt kullanılırsa daha iyi sonuç verirler.

3.Lazer yazıcı : Sayfa görüntüsünü oluşturmak için lazer ışınlarını kullanan, yüksek hızlı bir yazıcıdır. Lazer yazıcılar, yüksek kalitede belge üreten bir fotokopi makinesi gibi çalışır.

Tarayıcı (scanner)


Tarayıcılar fotoğraf, grafik ve düz yazıları okuyup bilgisayara aktaran aygıtlardır. Bilgisayara aktarılan resim ve grafikler üzerinde değişiklik yapılabilmektedir. Düz yazılar ise kelime işlem programları(OCR optik karakter tanıma programı) ile değiştirilebilmektedir.

Tarayıcıların masa üstü tipi olduğu gibi el ile tarama yapmayı gerektiren el tipi tarayıcılar da vardır. Tarayıcılar bilgisayara ya SCSI bir kartla bağlanmakta ya da yazıcının takıldığı paralel çıkışa bağlanır. Paralel çıkıştan bilgisayara bağlanan tarayıcılar daha ekonomiktir. Bu tip tarayıcılarda ayrıca yazıcılar için bir çıkış bulunmaktadır.

Projeksiyon


Projeksiyon kısaca, herhangi bir görüntü kaynağından alınan görüntünün “projeksiyon cihazı” veya “data-video projektör” dediğimiz makinalarla bir yüzey üzerine aktarılmasıdır.

Monitör - Kasa

Monitörler

Monitörler bilgisayar ile kullanıcı arasındaki görüntülü iletişimi sağlayan çıkış aygıtlarıdır.

CRT Monitörler


Bir monitörün en önemli parçası çeşitli elektronik devrelerle birlikte CRT (Chatode Ray Tube – Katot Işınlı Tüp) denilen havası boşaltılmış ve ön yüzeyi binlerce fosfor noktacığından (dot) oluşan koni şeklindeki tüptür.

Bu tüpün geniş tarafı dikdörtgen şeklindedir. Diğer dar tarafında ise elektron tabancası bulunur.

Tabanca içerisindeki katot levhaları tel ızgaralar ile ısıtılır ve tüp içerisinde serbestçe dolaşan elektron bulutu oluşturulur. Negatif kutuplandırılan katotlar ile pozitif kutuplandırılan ekranın dış yüzeyi arasında büyük bir gerilim farkı oluşur. Bu durumda katotlarda oluşan elektronlar dış yüzeye doğru fırlar.

Sabit olarak yerleştirilen odaklama elemanları bu elektronları bir araya getirerek bir ışın halinde ekran orta yüzeyinde odaklar. Bu ışını ekranın istenilen taraflarına yönlendirmek için elektron tabancasının etrafında yatay ve dikey saptırma bobinleri bulunur. İşte bu ışının ön yüzeyde gezdirilmesi suretiyle ortaya görüntüler çıkar.

Ekran kartından sinyal geldiği müddetçe bu ışın monitörün sol üst köşesinden başlayarak fosfor ile kaplı ön yüzeyi tarar. Burada fosfor kullanılmasının sebebi son nokta taranıncaya kadar resmi ekranda tutmak içindir.

Elektron demetinin ekranı saniyede kaç defa taradığı ekran kartı tarafından belirlenir. Bu değer saniyede 50 ile 120 arasında değişir. Bu değerler “tazeleme” frekansı olarak isimlendirilir. Değerin yüksek olması görüntü kalitesini ciddi ölçüde artıracaktır. Değer düşük olursa monitörde gözü yoran kıpraşımlar daha da fazla olacaktır.

Renkli monitörlerde renklerin oluşması için üç temel renk (kırmızı-yeşil-mavi) kullanılır. Her renk için elektron tabancası içerisinde bir ışın demeti oluşturan eleman vardır. Ayrıca ekran yüzeyi de üç ayrı renkten oluşan fosfor tabakasından oluşur. Bu tabakalar delikli bir maskenin arasından aydınlatılır. Hassas bir şekilde ayarlanan bu deliklerde her renge ait ışın demeti sadece o renge çarpar.

Monitördeki her nokta üç ayrı renkteki fosfor damlacığından oluşur. Bu üç fosfor damlacığı da bir araya gelerek “pixel” leri oluşturur. Birbirine en yakın aynı renkteki iki noktanın merkezleri arasındaki uzaklığa “dot pitch” denir. Nokta aralığı anlamına gelen bu ifadenin bu günkü değerleri 0.24 mm ile 0.28 mm arasında değişmektedir. Bu değerlerin küçük olması görüntü kalitesinin artması anlamına gelir.

LCD Monitörler


LCD (Liquid Cyristal Diode) monitörlerde görüntü sıvı kristal diyotlar yardımıyla sağlanmaktadır. Bu diyotlara gerilim uygulandığında, içlerindeki moleküllerin polarizasyonu değişmekte ve beraberinde de diyodun geçirgenliği değişmektedir. Bu duruma dijital saatlerde de rastlamaktayız. Normalde şeffaf olan bu diyotlara gerilim uygulandığında geçirgenliklerini kaybederler ve siyaha dönerler. Renkli LCD monitörlerde ise çok ufak ve birden fazla diyot kamanı kullanılarak görüntü alınmaktadır.

LCD monitörler DSTN ve TFT olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ucuz olan ve “passive matrix” teknolojisini kullanan DSTN (Dual-Scan Twisted Nematic)’ler çözünürlükleri ve görüş açıları TFT’lerden düşük olan monitörlerdir. Bu monitörler genelde dizüstü bilgisayarlarda kullanılmaktadır. TFT (Thin Film Transistor)’ler ise “active matrix” adı verilen ve görüntüyü daha parlak ve keskin gösteren bir teknoloji kullanırlar. TFT’lerde her piksel bir ya da dört transistör tarafından kontrol edilir ve bu sayede flat panel ekranlar arasında en iyi çözünürlüğü sunarlar.

Interlaced ve Non-Interlaced Monitör

Interlaced monitörlerde önce tek satırların daha sonra da cift satırların tazelendiği bir tarama şekli kullanılmaktadır. Bu yöntem ekran çözünürlüğünü artırmak için uygun bir yöntemdir, fakat ekranda titreşime sebep olunmaktadır.

Non-interlaced monitörlerde ekranın üstünden altına doğru bir döngü ile her satır tazelenir. Bu olay titreşimi azaltmaktadır ve günümüzde bu tip monitörler kullanılmaktadır.

256, Yüksek ve Gerçek Renkler

Monitörde görüntülenen renk sayısı ekran kartının hafızası ile ilgilidir. 256, yüksek ve gerçek renk terimleri renk bilgisini depolamak için kullanılan bit sayısını ifade eder. Bit sayısının fazlalığı, renk sayısının ve aynı zamanda video RAM’in fazlalığı demektir.

256 renk 8 bit’i kullanır ve ekranda sadece 256 farklı renk görünür. Yüksek (high) renk 16 bit’i kullanır ve ekranda 65536 (64K) renk görüntülenir. Gerçek (true) renk 24 bit kullanır ve ekranda 16 milyon ren görüntülenir. 16 ve 24 bit arasındaki fark insan gözü tarafından algılanmaz.


Bilgisayar Kasası


Bilgisayarı oluşturan parçaların içine takıldığı ve parçaları bir arada tutan metal veya plastik bir kutudur. Önceleri Desktop ve slim kasa adı verilen yatık kasalar kullanılırken son yıllarda Mini Tower diye adlandırılan dik tip kasalar kullanılmaktadır. Ancak IBM, HP ve Compag gibi firmalar daha çok desktop tipi kasaları tercih ediyorlar. Server(sunucu) veya ana bilgisayar olarak kullanılmak üzere tasarlanan bilgisayarlarda genişleme olanakları fazla olan kasalar kullanılmaktadır.

Hoparlör - Mikrafon


Hoparlör, elektrik akımı değişimlerini ses titreşimlerine çeviren alettir.
1920 yıllarında elektrikli ses dalgalarının kaydedilip yayınlanmasına imkân sağlayan buluşlar ortaya çıktı. Bu buluşların neticesinde ilk hoparlör 1924-1925 yıllarında yapılmıştır. Chester W. Rice ve Edward W. Kellogg tarafından yapılan çalışmalar hoparlörü geliştirdi. Bu iki bilim adamının ortaya çıkardığı sistem, günümüzde önemli değişikliğe uğramamıştır.
Çalışma şekillerine göre elektrodinamik, magnetostatik, elektrostatik ve elektromanyetik hoparlör olmak üzere dört tip hoparlör vardır. Hareketli bobinli hoparlörler, daire veya elips biçiminde bir diyaframdan meydana gelir. Diyafram ortası ve kenarları boyunca dizilen yaylarla metal bir çerçeveye asılıdır. Diyaframın ortasında sıkıca tutturulmuş silindir şeklinde bir çekirdek ve üstüne sarılı bir ses bobini bulunur. Bobin ve çekirdek bir mıknatısın kutupları arasına yerleştirilmiştir. Önceleri, bir yükselticiden alınan doğru akımla çalışan elektromıknatıslar kullanılıyordu, günümüzde yumuşak demirden kalıcı mıknatıslar veya seramik maddeler kullanılmaktadır.





Mikrofon, ses dalgalarını elektriksel titreşimlere çeviren, elektroakustik bir cihazdır. Mikrofon ses dalgalarına göre sinyal gerilimi verdiğinden hoparlörü tamamlayan bir unsurdur. Bir ses dalgasındaki titreşimlerin elektriksel benzeri olan sinyali üretmeye yarayan birçok fiziksel prensip vardır. Bunlar, bağlantı direncinin değişimi, piezo elektrik, elektromanyetik ve manyetostriksiyon (mıknatıslandığı zaman bir cismin boyunda meydana gelen değişiklik) prensiplerini içine alır. Bütün bu prensipler ve diğerleri yıllarca denenmiş, ancak sonunda piezo-elektrik, elektromanyetik, elektrostatik ve kapasitif prensipleri uygulamaya konmuştur.
Bütün mikrofonlar ses dalgalarına tepki gösteren çeşitli şekillerde yapılmış diyafram ya da benzeri bir elemana sahiptir. Mikrofona gelen ses dalgaları diyaframa çarpar ve ses basıncındaki değişikliklere göre diyafram içe veya dışa doğru hareket ederek mekanik titreşim yapar. Bu titreşimler sonucunda mikrofonun çıkış uçlarında bir gerilim meydana gelir. Çıkış uçlarında meydana gelen gerilim, hareket eden parçanın ya hızı ya da titreşimlerinin genliği ile orantılıdır.

KGK


Kesintisiz Güç Kaynağı (KGK) sürekli olarak yüksek kaliteli elektrik enerjisi sağlayan bir sistemdir.
Bir jeneratör KGK olarak kabul edilemez çünkü bir elektrik arızası olduğunda, elektrik kesildikten sonra bekleme modunda olan jeneratör devreye girene kadar belirli bir süre geçecektir. Bu, jeneratörün şebeke arızası olduğunda güç kaynağını devreye sokması için gerekli süredir. Bu elektrik kesintisinin ciddi mali kayıplara yol açması KGK'ya olan gereksinimi açıklamaktadır.
KGK her türlü güç kaynağı arızasına karşı koruma sağlamakla kalmaz ayrıca güç kaynağındaki parazitlerin büyük kısmını filtreler böylece mükemmel bir güç kaynağı ile daha fazla hassas yük sağlanır.
Kısaca, Chloride Kesintisiz Güç Kaynaklarının iki işlevi vardır:
• KGK, ana güç kaynağındaki parazitleri filtreler.
• KGK, ana şebeke kaynağı arızalandığında yüklere güç aktarır.

KGK nasıl çalışır?

• KGK, gelen ana güç kaynağı ve "yük" olarak adlandırılan belirli elektronik cihazlar arasına yerleştirilen bir elektrik donanımıdır.
• Elektrik kesildiği zaman elektrik sağlayan bir aküsü ya da güç kaynağı vardır. Yükün desteklenme (yapı) süresi KGK aküsünün boyutuna bağlıdır.
• Veri kaybı/verilerin bozulmasını önleyerek önemli bilgisayar sistemlerinin güvenli şekilde kapanması için gerekli süreyi (yapı) sağlar.
• Ana şebeke arızalandığında KGK, akü kaynağından yüke güç sağlamaya devam eder böylece yükün tam olarak işlevini görebilmesi için hemen devreye girerek yüke temiz, kesintisiz güç sağlar. KGK ayrıca bilgisayarlar ile verileri güçle ilgili çeşitli sorunlara karşı korur.
• UPS boyutuna bağlı olarak 13 amp'lik bir prize takılabilir veya bir elektrikçi tarafından ana şebeke kaynağı paneline bağlanabilir.
• KGK iş sürekliliğini garanti eden bir cihazdır.

Güçle ilgili sorunların etkisi
Elektrik kesintisi (karartma), ana şebeke voltajının düşmesi veya elektriksel gürültü (dalgalanmalar, ani voltaj yükselmeleri, geçişler) gibi elektrik kaynağı parazitleri elektrik cihazlarının performansını etkileyebilir bu nedenle elektrik kaynağı sabit ve temiz tutulmalıdır. Elektriksel gürültü çok ciddi durumlar dışında genellikle 'görünmeyen' bir durumdur ancak elektronik cihazın işlevi için çok büyük bir tehlike arz eder ve elektronik bileşenlerin zamanından önce eskimesine neden olur.

Güçle ilgili sorunlar şu durumlara neden olabilir:

Cihazın kilitlenmesi, program ve sistem çöküşü.
Verilerin bozulması. Veri işleme hataları.
Veri iletim hataları.
Yazdırma hataları, donanım arızası.

Webcam




Türkçe'ye web kamerası şeklinde çevrilen "WebCam" cihazları, yetenekleri sınırlı bir dijital video kamera olarak tanımlanabilir. Pahalı ve büyük bir dijital kameranın sunduğu bazı avantajlardan mahrum olan web kameraları, herşeye rağmen çok sayıda kullanıcının görüntü kaydı için yararlanabilecekleri kullanışlı birer araçtırlar.

Günlük kullanım için fazlasıyla yeterli olan "WebCam" ile klasik bir video kamera (CamCorder) arasındaki en temel fark ise şudur: Bir web kamerası ile gittiğiniz bir tatil bölgesini kaydedemezsiniz; çünkü bu cihazlar çalışmak için bir bilgisayara ihtiyaç duyarlar. Şarjlı veya fotoğraf çekebilen modelleri çıksa da, web kameraları temel olarak bilgisayarlara mahkumdurlar. Klasik video kameralarda ise bu tür bir sınırlama yoktur. Ek olarak, web kameralarının görüntü kalitesi doğal olarak sınırlıdır. Bazen fiyatları düşük tutmak için, bazen de daha fazlasına ihtiyaç olmadığı düşünüldüğü için, web kameralarının kayıt yetenekleri çok yukarılara taşınmaz.

USB


İngilizce "Universal Serial Bus" kelimesinin kısaltmasıdır. USB'nin türkçesi "Evrensel Dizisel Araç"tır. USB cihazları, bilgi depolama amacıyla kullanılır. Bilgisayarda bulunan dosyalarınızı bu cihazlarda saklayabilir ve dosya taşıma amacıyla kullanabilirsiniz. Tak Çalıştır (plug and play) özelliği ve güvenilir olmasından dolayı yaygınca kullanılmaktadır.

Hangi amaçlarla kullanılabilir?
Kurumsal / Kişisel dosyalarınızı (mp3, film ve çeşitli dökümanlar) saklamak veya bir yerden başka bir yere taşımak için kullanılır. Bunun yanında reklam ve promosyon ürünü olarakta sıkça kullanılmaktadır.

Kart Okuyucu


Hafıza kartındaki bilgileri bilgisayara aktarmak için köprü görevi gören bir araçtır. Yani hafıza kartını kart okuyucuya yerleştirdiğinde bir usb bellek kullanır gibi veri alış verişi yapılabilir

29 Mayıs 2010 Cumartesi

DVD Rom





Görüntü, ses ve bilgiyi aynı ortamda saklamaya yarar. DVD-ROM'lar CD-ROM'ların daha gelişmiş bir tipi olarak düşünülen CD'lerdir. DVD Video'lar ise televizyona takılan DVD Player'larda izlenen, ses ve görüntü içeren disklerdir. Bilgisayar ortamındaki DVD sürücüleri her iki formatı da okuyabilir, yazabilir. DVD Video'larda Mpeg-2 ve PCM veri sıkıştırması kullanılır. Mpeg-2 decoder kartı olmayan bir bilgisayarda DVD videoları yazılım yardımı ile izleyebilirsiniz.

Hızla ilerleyen bilgisayar sektöründe geliştirilen yazılımların giderek daha fazla kapasiteye ihtiyaç duymaları, DVD-ROM sürücülerine ortaya çıkmasında en büyük etken.

En önemli özelliği, müthiş kapasiteleri olan DVD-ROM sürücüler minimum 4.7 GB kapasitede üretiliyorlar. Üstelik bunu 17 GB’a kadar çıkarmak mümkün.

Yani; hareketli görüntülerden oluşan 481 dakikalık bir veri tek bir medyaya kaydedilebilecek. Kapasitelerinin yanında hızları da CD-ROM’larla kıyaslanamayacak kadar yüksek DVD-ROM’ların.

DVD(Digital Versatile Disk)' nin Yapısı

DVD Digital Versatile Disk kelimelerinden gelmektedir. CD' ye göre katman teknolojisi farklı olup, yüzeyinde yer alan boşluklar çok daha küçüktür. DVD' nin iz aralığı CD' nin iz aralığından 2.16 kez, aynı şekilde çukur genişliği de 2.08 kez daha küçüktür. Standart bir DVD diskte 4,7GB kadar veri saklayabilmek dolayısıyla bir CD' nin 7-8 katı kadar kapasiteye sahip olmak mümkündür. Üretim teknolojisindeki ilerlemelerle bu değer 17 GB' a kadar yükseltilmiştir.

DVD disklerin en önemli farklarında birisi katmanlı üretilebilmeleridir. Böylece veri kapasiteleri değiştirilebilir. Tabloda farklı DVD türleri ve kapasiteleri gösterilmiştir

.

DVD Türü

Kapasite

Tek-taraflı / tek-katman

4.68 GB

Tek-taraflı / çift-katman

8.45 GB

Çift-taraflı / tek-katman

8.75 GB

Çift-taraflı / çift-katman

16.9 GB


Cd Rom - Cd Rom Driver





CD-ROM

650 MB’a kadar veri depolayabilen CD’ler optik teknolojisi ile çalışır. CD üzerine kayıtlı bilgiler lazer ışını ile okunmaktadır. Diskin yüzeyi şeffaf polikarbonat ile kaplanmış sentetik bir taban üzerine serilmiş yansıtıcı bir alüminyum tabak
adan oluşur. Bu tabakanın üzeri diski tozlardan ve çizilmelerden koruyan bir cila ile kaplanmıştır.


CD-ROM Sürücü

CD-ROM (Compact Disk - Read Only Memory) sürücü, kompakt disklerdeki sayısal bilgileri okuyan araçtır. CD-ROM sürücülerde okuma işlemi lazer ışını ile yapılır.

CD-RW’larda okuma için ayrı yazma için ayrı lazer ışını kullanılır




Ram

Bilgisayarda çalışmakta olan bir programa ait komutlar ve veriler ile daha sonra kullanılacak olan sonuç işlemleri hafızalarda saklanır.

İşlemci ihtiyaç duyduğu komutu ilk önce L1 cache hafızada arar. Eğer işlemcinin aradığı komut burada yoksa L2 cache hafızaya bakılır. Eğer burada da yoksa sırayla, RAM ve HDD üzerindeki sanal hafıza üzerinde arar. L1 cache hafıza bunlar içerisinde en hızlı olanıdır ve genellikle işlemcinin üzerine imal edilir. L2 cache hafıza ise L1 e göre daha yavaş olmasına rağmen gene de hızı çok yüksektir. Bir kısım işlemcilerde (Celeronların ilk nesillerinde olduğu gibi) L2 cache hafıza bulmayabilmektedir. Bu durumda L1 cache hafızaya sığmayan komutlar L2 olmadığı için direkt olarak daha yavaş olan RAM a yazılmakta ve işlemcinin performansı düşmektedir. L2 cache hafıza genelde işlemcinin yakınındaki yüksek hızlı hafıza çiplerinden oluşur.

RAM



Günümüz bilgisayarlarında hem okunabilen hem de yazılabilen RAM (Read Acces Memory – Rastgele Erişimli Hafıza)’ler kullanılır. RAM’ler birbirinden bağımsız hafıza hücrelerinden oluşur. Her hücrenin çift yönlü bir çıkışı vardır. Bu çıkış veri yoluna, veri yolu da işlemciye bağlanır ve işlemci ile RAM arasındaki bilgi alışverişi yapılır. Bu adresleme yöntemi ile RAM’deki herhangi bir hafıza hücresine istenildiği anda diğerlerinden bağımsız olarak ulaşılır. Rastgele erişim ifadesi buradan gelmektedir.

RAM’lerde bilgiye erişim hızı nanosaniyeler ile ifade edilir. Bu hız ortalama 50-60ns arasındadır. Fakat günümüzde kullanılan RAM’lerde bu hız 8ns ye kadar düşmüştür.

RAM’lerin kapasiteleri 16K’dan başlayıp 512MB’a kadar çıkmaktadır. Günümüz PC’lerinde ortalama 64MB RAM kullanılmaktadır.




Ram Çeşitleri

DRAM (Dinamik RAM)
DRAM daha çok kişisel bilgisayarlarda kullanılan bir hafıza türüdür.

DRAM’lerde verilerin saklanması için üzerinde enerji depolayan kondansatörler kullanılır. Fakat bu kondansatörler zamanla (çok kısa zamanda) üzerlerindeki enerjiyi kaybederler. Dolayısıyla enerji varken 1 durumunda olan hücre enerji boşalınca 0’a döner. Bu durumda bir transistörün açılıp kapanması suretiyle sürekli olarak bu enerjinin tazelenmesi gerekmektedir. Dinamik ifadesi buradan gelmektedir.

SRAM (Statik RAM)
SRAM ’lerde DRAM’lerde olduğu gibi kondansatörler kullanılmaz. Bunun yerine her hücre için altı adete varan transistör kullanılır. Bu RAM’lerde bilgiler yüklendikten sonra sabit kalır. Sürekli enerji tazelemesi gerekmemektedir. Bu tip hafızalar daha pahalıdır. Bu yüzden kişisel bilgisayarlarda fazla tercih edilmemektedir.

EDRAM (Enhanced DRAM)
Geliştirilmiş DRAM’ler L2 cache hafızada kullanılır. 35 ns. DRAM içerisine 256 bayt 15 ns. SRAM eklenmesi suretiyle oluşturulmuştur. EDRAM aynı zamanda SRAM bölgeleri, verileri, yavaş olan DRAM bloklarından toplayabildiklerinden hız kazanır. Veri istendiğinde yavaş olan DRAM 128 bitlik bütün bir bloğu hızlı olan SRAM’ gönderir.

EDO RAM
Anakart ya da video kartında ana hafıza olarak kullanılan EDO RAM ile CPU-hafıza bant genişliği saniyede 100 MB’dan 200 MB’a çıkarılmıştır. EDO RAM’ler Pentium işlemcili anakartlarda kullanılmıştır. Pentium II’ler ile EDO RAM’ler yerini SDRAM’lere bırakmıştır.

SDRAM (Senkronize DRAM)
İşlemcilerin hızlanması ile birlikte bu işlemcilerin maksimum seviyede işlem görebilmeleri için yüksek hızlı RAM’lere ihtiyaç duyulmuştur. SDRAM’le birlikte işlemci ve RAM birbirine aynı saat hızında kilitlenirler. Böylece işlemci ve RAM aynı saat hızında senkronize olarak çalışmaktadır.

Günümüzde kullanılmakta olan 66 MHz., 100 MHz, ve 133 MHz. SDRAM’ler vardır. Tercih edeceğiniz SDRAM tipi, işlemcinin kullandığı veri yolu saat hızı ile aynı olmalıdır. Yani 100 MHz. veri yolu kullanıyorsanız. PC 100 SDRAM kullanmanızda fayda vardır.

SGRAM (Senkronize Grafik RAM)
Video adaptörleri ve grafik hızlandırıcılarda kullanılan bir tür DRAM türüdür.

SGRAM’de SDRAM gibi 100 MH’e kadar CPU saat hızına kendini senkronize edebilir. Bununla birlikte yoğun grafik işlemleri için bant genişliğini artırmak amacıyla gizli yazma ve blok yazma gibi bazı teknikleri kullanır.

RDRAM
Kısaca RIMM olarak adlandırılan bu RAM, 100 MHz sınırını aşarak 400 MHz’e kadar hızlı bir performans sağlamaktadır. Bu RAM çeşidi i810E ve i820 chipsetlerle uyumlu olarak çalışmaktadır.

Bir Rambus DRAM, SDRAM’den çok daha yüksek bir performans sunar.

VRAM (Video RAM)
Video adaptörlerinin kullandığı özel amaçlı hafızalardır. Klasik RAM’in aksine, VRAM iki farklı aygıta eş zamanlı olarak bağlanabilir. Bu durum bir monitörün ekran güncellemesi için VRAM’a erişirken bir grafik işlemcinin de aynı zamanda yeni veriler sunmasına imkan verir. VRAM’ler DRAM’lerden daha pahalıdır ve daha iyi grafik performansı verirler.



ECC (Error Correction Code)
Bilindiği gibi bilgisayardaki bilgiler 1 ve 0’lardan oluşmaktadır. Bu değerler bazen ortam hataları, elektronik parazitler veya kötü bağlantılar gibi sebeplerden değişebilmektedir. Mesela 1 değeri 0’a dönüşebilir. Bu durum karşısında hatayı düzeltmek için ECC parite biti kullanılır.

Hard Disk





Artık bütün masaüstü sistemlerde en az bir hard disk bulunuyor. Hatta VCR cihazlarından camcorderlara ve mp3 playerlara kadar pek çok elektronik alette de hard diskleri görmeye yavaş yavaş alışıyoruz. Nerede kullanılırsa kullanılsın bütün hard diskler tek bir amaç için üretilir: Sayısal bilgileri kalıcı şekilde depolamak.

Bir hard disk bilgisayarlarımızda kullandığımız ana belleğin aksine güç kesilse bile içindeki bilgileri korur ve bu özelliğiyle bilgisayarımıza "hatırlama" yeteneği kazandırır. Hard diskinize bir kez kaydettiğiniz bir dosyaya bilgisayarınızı defalarca açıp kapatsanız bile onu silmediğiniz sürece ulaşabilirsiniz.

Bütün hard diskler temelde aynı yapıdadır. Bir hard disk en basit haliyle şu parçalardan oluşur: Bilgilerin manyetik olarak depolandığı bir veya daha fazla sayıda plaka (platter), okuma yazma kafaları, plakalarla okuma yazma kafalarının hareketini sağlayan motorlar ve diskin kontrolünden sorumlu devreleri üzerinde barındıran kontrol kartı.

Plakalar



Bilgileri saklamak için kullanılan plakalar alümünyum, cam gibi manyetik duyarlılığı olmayan maddelerden yapılır. Plakalarda daha uygun ısı direnci özellikleri ve daha ince yapıda kullanılabildiği için temel madde olarak modern disklerde alüminyum yerine cam kullanılır ve cama kırılmasını engelleyecek kadar da seramik karıştırılır. Daha sonra bu plakaların yüzeyleri manyetik duyarlılığı olan bir filmle kaplanır.


Bir hard diskte birden fazla plaka bulunabilir.

Eskiden plakaların yüzeylerine temel maddesi demir oksit olan bir sıvı dağıtılarak sürülürdü fakat hard disklerin kapasitelerinin artmasıyla bu teknolojinin sınırlarına ulaşılması çok sürmedi. Ayrıca okuma/yazma kafasının plakaya
çarpması durumunda da bu yöntemle üretilen plakalar kurtulamıyordu ve diski değiştirmekten başka çare yoktu. Günümüzdeyse electroplating denen bir yöntemle plakaların yüzeyi kobalttan oluşan bir filmle kaplanır. Son olarak da bu filmin üzerine kafa çarpmalarına karşı bir miktar koruma sağlayan bir tabaka daha çekilir.

Bilgiler plakalarda sektörler (sector) ve izler (track) halinde saklanır. Her sektör 256, 512 gibi belirli bir sayıda byte içerir ve plaka boyunca yanyana duran bütün sektörlerin oluşturduğu yapılara da iz denir. Diskin kendisi veya
işletim sistemi sektörleri gruplayarak onları cluster denen yapılar halinde topluca işler. Low level formatting denen işlemle plakalar üzerinde sektörler ve izler oluşturulur, bunların başlangıç ve bitiş noktaları plakalar üzerinde belirlenir. Daha sonra da high level formatting yapılarak dosya depolama yapıları oluşturulur ve dosyaların palakarda oluşturulan sektörlere ve izlere hangi düzende yazılacağı belirlenir. Low ve high level formatting işlemleri sonrasında plakalar okuma/yazmaya hazır hale gelir. Aşağıdaki şekilde mavi renkle bir sektör, sarıyla da bir iz gösteriliyor.


Plakar üzerinde veri depolanan noktalar moleküler boyutta olduklarından hard diskin içindeki bir toz tanesi bile plakaları çizerek onlara zarar verebilir. Bunun için hard diskler tozsuz ortamda üretilir ve üretildikten sonra kapatılır. İç basınçla dış basıncın dengelenmesi için de çok iyi filtrelenmiş bir havalandırma deliği bulunur.

Plakalar ortalarından geçen bir mil üzerine belirli aralıklarla yerleştirilirler ve bu mil etrafında bir motor tarafından belirli bir hızda sürekli döndürülürler. Böylece plakanın üzerinde duran okuma/yazma kafası plakanın yaptığı bu dönme hareketi sayesinde bir iz boyunca işlem yapabilir.

Okuma/Yazma Kafaları



Bir okuma/yazma kafasının görevi adından da anlaşıldığı gibi plaka üzerinde okuma/yazma işlemlerini yapmaktır.


Aslında bir okuma/yazma kafası yaklaşık 1 mm2 çapındaki minyatür bir elektromıknatıstan başka bir şey değildir. Aşağıdaki resimde en basit haliyle bir okuma/yazma kafasını görebilirsiniz. Kafalar okum
a yazma işlemi sırasında plakayla temas etmezler, dönen plakaların yarattığı hava akımı kafaları plakaların sürekli bir miktar yukarısında tutar. Eski disklerde plakayla kafa arasında 0,2 mm civarında bir boşluk varken modern disklerde bu boşluk 0,07 mm civarındadır. Disk çalışmadığı zaman da kafalar plakalar üzerinde Landing Zone denilen bölgelerde sabit olarak dururlar. Bu bölge bilgi depolamak için kullanılmaz. Güçte ani bir kesilme veya dengesizlik sonucu kafa disk yüzeyine çarpar ve Head Crash dediğimiz kafa çarpma olayı olur. Kafa landing zone yerine bir sektörün üzerine düşerse o sektör hasar görerek kullanılamaz hale gelir ve kullanılamayan bu bozuk sektöre Bad Sector denir. Diski tekrar sorunsuz kullanabilmek için Scandisk gibi bir araç kullanarak diskteki bad sectorler kullanılmamaları için işaretlenmelidir. Başka bir yöntemse diske low level format atarak sektörleri tekrar oluşturmaktır, bu esnada sektörler plakadaki bozuk kısımlar atlanarak sağlam bölgelerde tekrar oluşturulur.

Okuma/yazma işlemi aslında çok karmaşıktır; bunu sizlere en basit haliyle anlatmaya çalışacağım: Bir plakaya bilgi yazmak için kafadan plakaya akım dalgaları gönderilir ve bu akımla yüzeydeki hedef nokta polarlanır. O nokta manyetik polarizasyonuna göre 0 veya 1 değerini alır ki ikili sistemle çalışan bilgisayarlarımız için anlamı olan tek değerler bunlardır. Okuma sırasındaysa okunacak noktanın kafadaki boşlukta yarattığı manyetik alanın yönüne göre o noktanın değerine (0 veya 1) ulaşılır.

Kafaların disk yüzeyinde içeriye ve dışarıya doğru hareketini sağlayan ayrı bir motor vardır ve kafalar bu motora bağlı kolların ucunda dururlar. Kafayı tutan kolla kafadan oluşan yapıya Head Gimbal Assembly (HGA) denir. Bu motor sayesinde kafa, plaka üzerindeki farklı izler üzerinde işlem yapabilir. Modern disklerde voice coil adı verilen motor teknolojisi kulanılır. Çalışma prensibi hoparlörle aynıdır.


Ekran Kartı


Ekran Kartı Ne Görev Yapar, Nasıl Kullanılır?

Bilgisayarda ekranlarının (monitör) çalışması için, makinenin içinde bir ekran kartı olmalıdır. Ekran kartları, diğer bir adıyla grafik kartları, bilgisayar monitöründeki her türlü yazı, grafik, resim, film gibi şekillerin oluşturulmasında işlemci ile monitör arasında görev yapan adaptörlerdir. Yani ekran kartları bir bilgisayarın CPU’ sunda işlenen verileri monitöre
anlaşılır bir şekilde iletme amacıyla kullanılır. Bilgisayarın yaptığı işlerin sonucu, ekranımızda görüntülenir. Bilgisayar tanıtılırken, elde edilen işlemlerin sonuçlarının alındığı ortam veya cihazlara çıkış ünitesi denilir. Bu itibarla, monitörlerde, yani çıkış araçlarında görülen sonuçlar, ekran kartından gelen bilgilerdir.
Ekran Kartının Aştığı Yollar

Ekran kartları farklı çeşitlerde ve kalitelerde üretildiklerinden, bunlarla ilgili standartlar geliştirilmiştir. Başlangıcı itibariyle bu standartlar aşağıda anlatılmaktadır.

MDA (monochrome Display Adapter)

720*350 Piksel çözünürlükte çalışan tek renkli bu ekran kartları grafik gösteremez. Kullanıcı ekranda sadece harfleri, sayıları, özel karakterleri ve AS
CII karakter özel grafik simgelerini görebilir. Bilgisayarın ilk yıllarında kullanılan bu kartların çalışma frekansı 14.8Khz/50Hz yatay/düşeydir. Bu tip kartlar artık kullanılmamaktadır.
CGA (Color Graphics Adapter)

IBM’in ilk renkli grafik kartıdır.Bu kartlar çok düşük bir renk sayısı ve yok denecek kadar az renk derinliğine sahip kartlardır. 16 renk gösterir ve yazı, grafik ve renk olmak üzere üç ayrı modda çalışır. Bu kartların çalışma frekansı 15.7Khz/50Hz yatay/düşeydir Şu anda kullanılmamaktadır.
EGA (Enhanced Graphics Adapter)

CGA’nın geliştirilmiş bir versiyonudur. 640x350 çözünürlük ve belleğe sahiptir. 64 renk gösterir. Şu anda kullanılmamaktadır.


Hercules mono Graphics

Tek renkli olmasına rağmen, renkleri grinin tonlarıyla gösterebilir ve grafikleri de destekler 720x348 piksellik çözünürlüğü ile CGA’dan daha iyi görüntü gösterir. Şu anda kullanılmamaktadır.

VGA (Video Graphics Array)


Yukarıda sayılan ekran kartları artık kullanılmamaktadır. Günümüzün Grafik standardı VGA kartıdır. VGA bütün görüntü modlarıyla uyumludur. VGA kart teknolojisi sayısal sinyalleri analog sinyallere dönüştürme yoluyla yukarıdaki sayılan ekran kartlarından tamamen ayrılır. İlk çıkan VGA kartlar 256 renk gösterirken şu anda 64 bit veri yolu üzerinde 8 byte ve daha üzeri VRAM kullanan çok yüksek hızlı ekran kartlarıdır. VGA ekran kartıyla birlikte renkli monitörler kullanılmaya başlandı.

VGA kartının geliştirilmişidir. 800x600 çözünürlükte ve 256 renk gösterir. 4 Megabyte’a kadar video belleği vardır.

SUPER VGA

Bu kartların önceleri ISA ve VESA veri yolu olanları imal edilmekteydi. Şimdi PCI ve AGP veri yolu kartlar üretilmektedir.

Ekran Kartlarında Bulunan Üç Temel Özellik Nedir ?


Ekran kartların hepsinin farklı özellikleri olmasına karşın 3 temel özelliğe sahiptirler.

1.Video Chip’i

Video chip’i, ekranın yansıtması gereken görüntüleri oluşturacak olan sinyalleri üretir. Piyasada
Voodoo, Permedia, Riva TNT, Intel 740 gibi birçok video chip’i markası mevcuttur.

2. RAM

Hafıza, ekrana gönderilen görüntü bilgilerinin saklandığı bölümdür. Bu bölüme erişimin mümkün olduğunca hızlı olması gerekir.
3. RAMDAC

Grafik işlemcisinde işlenen ve video belleğine aktarılan bilgiler bu şekilde monitöre gönderilemez çünkü bu sinyaller dijitaldir. Bu dijital görüntü sinyallerinin bir şekilde monitörlerin kabul edebileceği analog RGB sinyallere dönüştürülmesi gereklidir. Bu görevi grafik kartındaki RAMDAC ünitesi üstlenir. RAMDAC, frame buffer’ dan aldığı bilgileri analog verilere dönüştürür ve klasik CRT
(Cathode Ray Tube) monitörlerin anlayabileceği hale getirir. DVI (Digital Visual Interface) destekli monitörler için bu dijital/analog çevrimine gerek yoktur. Çünkü bu cihazlar yapıları gereği zaten dijitaldirler. Bu yüzden çevrim sırasında ortaya çıkan bir miktar görüntü kalitesi kaybı bu monitörlerde görülmez. Aslında bu cihazlara monitörden ziyade panel demek daha doğru olur. Çünkü LCD yapıda olan bu görüntüleme birimleri, bildiğimiz monitörlerden oldukça farklıdır. RAMDAC hızı dijital/analog çevriminin hızını gösterir ve MHz ile ölçülür.

Ekran Kartının Çalışma Prensipleri

Ekran kartları bu üç bileşenin teknolojilerine göre performans gösterirler ve bilgisayarın işlemcisine büyük oranda yardımcı olurlar. Çünkü diğer donanımlardan farklı olarak kendi üzerlerinde de işlemler yapan işlemciler vardır. Ancak yapılan işlem yalnızca CPU’ dan gelen görüntünün ekrana
gönderilmesini kapsar. Yani CPU’ nun yapması gereken işi üzerine alamaz ve bilgisayarın işlemcisi sinyali görmedikçe ekran kartının yapabileceği çok fazla bir şey yoktur. Öyleyse sistem performansına ne gibi katkıları olabilir? Bunu anlamak için ekran kartlarının gelişiminden bahsetmek gerekir.

İlk VGA kartlar oldukça hantal bir teknolojiye sahiptirler. CPU’ dan aldıkları bilgileri doğrudan ekrana gönderirlerdi ve ek olarak herhangi bir görev üstlenmezlerdi. CPU ekrana gönderilecek olan resmin
tüm hesaplamalarını yapmak zorundaydı.

Ekrana gönderilecek olan her imaj, büyük oranda bir veriydi ve CPU, RAM’ dan aldığı bu büyük veri yığınını ekran kartına gönderiyordu. Windows işletim sistemleri piyasaya çıkınca grafik görüntüler daha da arttı ve bu da CPU’ ların yetersiz kalmalarına neden oldu. Daha fazla grafiksel görüntü ekrana yansıtılıyordu ve bu sebeple, CPU zamanının büyük kısmını ekrana gönderilecek bilgiyi oluşturmak için harcıyordu. 1024x768 piksel ebatlarında ve 16 bit renk derinliğindeki bir görüntü yaklaşık olarak 1.5 MB yer tutuyor. Sürekli değişken bir ekranda aktarılan bilginin yoğunluğu CPU’yu çok yoruyordu. Tabii bütün bu bilgiler ise çok yavaş olan ISA veri yolundan gönderiliyordu. Bunun sonucu olarak hızlandırıcı kartlar geliştirilmeye başlandı.

Veri yolu olarak ise PCI kullanılır oldu. Hızlandırıcılı ekran kartlarının çıkması ile birlikte görüntü işlemlerinde büyük değişiklikler oldu.Artık ekran kartları çizgiler, pencereler ve daha değişik
resimler çizebiliyorlardı. CPU ise tüm bitmap resmi ekran kartına göndermek zorunda kalmıyordu. Yalnızca bir önceki ekran ile bir sonraki ekran arasında ne gibi değişiklikler olduğunu ekran kartına gönderiyordu. Ekran kartı ise bu bilgilere dayanarak monitör üzerindeki görüntüyü değiştiriyordu. İşlemler bu şekilde yapılmaya başlanınca,CPU üzerindeki işlemlerin miktarı gittikçe hafifledi.

Günümüzde ekran kartları PCI veya AGP veriyolunu kullanıyorlar ve CPU’ dan aldıkları bilgileri çok
hızlı bir şekilde ekrana yansıtıyorlar. Bu da CPU’ nun rahatlamasına yol açıyor. Ancak burada artık tüm iş ekran kartına kalıyor. Ekran kartının gücü ve hafızası ekrana yansıtılan görüntünün hızını ve kalitesini belirliyor.Dolayısıyla daha önceden saydığımız ekran kartının 3 unsuru grafik kalitesinde büyük önem taşıyor.

Örneğin PCI veri yolundan gelen grafik bilgileri (piksek) ekran tazeleme (refresh) belleğine yazılır. Burada grafik ile text oluşumu olarak ayrılırlar.


Textleri (yazılar) grafik kartındaki karakter jeneratörü işler. Grafik elemanlar ise grafik hızlandırıcı chip’e gönderilir. Grafik hızlandırıcı chip grafiği oluşturan tüm veri noktalarını tek tek hesaplar ve ekran tazeleme belleğine yazdırır.

Bellekteki bilgilerin ekrana yazdırılmasından RAMDAC (Random Access Memory Digital Analog Conventer) sorumludur.

Grafik kartı CRT controller yardımıyla ekran tazeleme belleğini adresler ve her bilgiyi tk tek okur. Resmin okunacak nokta sayısı ekran kartının o anki çözünürlüğüne bağlıdır.

Örneğin 800*600 çözünürlük 480.000 noktadan oluşur. Ekrandaki bu resmin saniyedeki tazeleme
hızı aynı zamanda resmin video bellekten bir saniyedeki okuma adedidir.

Eğer bu hız 70 Hertzin altında ise interlaced olarak adlandırılır. :Bu hız ergonomik değildir ve uzun süre bilgisayar başında çalışıyorsanız yorucu bir etkisi olmaktadır. Ekran tazeleme hızı 70Hz’in ne kadar yukarısına çıkarsa o kadar iyidir.


Ekran kartına ait bir pikselin renk derinliği 1-24 bit arasındaki bir renk bilgisiyle açıklanır. RAMDAC bu bilgiyi üzerinde taşıdığı renk paletiyle birleştirerek rengi son haline getirir.

Örneğin 256 renk modunda bir piksel 8 bitlik bir veri içerir ve renk paleindeki toplam kayıt (register) değeri 256’dır. Yani renk paleti aktif grafik moduna göre RAMDAC’a yüklenir ve aktif grafik modu depiştiğnde uygun grafik modu tekrar yüklenir.

RAM: Ekran kartları standart olarak 1, 2, 4 MB ve daha yüksek hafızalara sahiptirler. Size ne kadar gerekli? Bu sorunun cevabı aslında sisteminizi hangi amaçla kullandığınıza bağlı olarak değişiyor. Ekran kartınızda bulunan RAM miktarı sayesinde video chip’i daha büyük bitmap dosyalarını hafızaya atabiliyor. Bu da daha yüksek çözünürlüklerde ve renk modunda çalışabilmenizi sağlıyor.


RAM ve Çözünürlük
Çözünürlük
16 bit’te bitmap büyüklüğü
Gerekli RAM Miktarı


640x480
614,000 byte
1 MB

800x600
960,000 byte
1,5 MB


1024x768
1,572,864 byte
2 MB

1152x864

1,990,656 byte
2,5 MB

1280x1024
2,621,440 byte
3 MB

1600x1200
3,840,000 byte
4 MB

“RAM ve Çözünürlü
k” isimli yukarıdaki tablo, 16 bit renk modunda çalışırken kaç MB hafızaya ihtiyaç duyduğunuzu görebilirsiniz. 16 bit renk modu en popüler modlardan biridir. Eğer kullandığınız programlar özel olarak 24 veya 32 bit renk modunda çalıştırmayı gerektirmiyorsa, mümkün olduğunca 16 bit’ te çalışmaya özen göstermek gerekir.

Eğer büyük bir monitöre sahipseniz muhtemelen yüksek çözünürlükte çalışmanız gerekecektir. Bunun için daha yüksek RAM’ e ihtiyaç duyacaksınız. Ancak işin bir de ilginç bir püf noktası var. RAM’ lerin hepsi bir hücreden oluşur. Eğer 1024x768 piksel çözünürlükte ve 16 bit renk derinliğinde çalışacaksanız, 2 MB ekran kartı sizin için yeterli olacaktır. Ancak her görüntünün tazelenmesinde RAM boşaltılacak ve tekrar doldurulacaktır. Bunun yerine 4 MB’ lık bir ekran kartı kullanacak olursanız, aynı çözünürlükte ekranda bir görüntü varken halen 2 MB’ lık RAM boş olacaktır. Diğer görüntü gönderilirken, bu boş olan 2 MB kullanılırken bir sonraki işlem için diğer 2 MB boşaltılacaktır. Bu grafik performansını artıracaktır.



Ekran Tazeleme Bellekleri

Ekran tazeleme bellekleri VRAM , DRAM, E-DRAM , WRAM gibi standartlarla adlandırılır.


DRAM

En eski ekran kartlarında kullanılan RAM tipidir. Bu tip RAM’ lerin üretimi oldukça kolay olduğu için oldukça ucuzdular. En büyük problemleri ise çok yavaş olmalarıydı. Bu tip RAM’lere okuma yapılırken aynı anda yazma işlemi yapılamıyordu. Dolayısıyla y
eni bir bilgi RAM’ e kaydetmek için öncelikle var olan bilgilerin silinmesi gerekiyordu.
EDO RAM

EDO RAM aynı zamanda anakartta kullanılıyor. Ekran kartlarında kullanıldıklarında ise DRAM’ den çok daha hızlı oldukları muhakkak. Bu tür RAM’ lerde depolanmış olan bilgi ayrı bir alana gönderiliyordu ve böylece yeni bir b
ilgiyi yazma imkanı oluşuyordu. Bu da aynı anda yazma ve okuma işlemlerini mümkün hale getirdi. Ancak DRAM ile aralarında çok fazla performans fark yok. Çünkü mimarileri hemen hemen aynı.

Video RAM(VRAM)


Bu tip RAM’ ler sıkça kullanılır oldu. VRAM’ler her türlü donanımın kendilerine aynı anda erişebilmelerini mümkün kılıyor. Mesela video chip’i, ana işlemci, RAMDAC gibi. EDO RAM’ den çok pahalı ancak performans konusunda pek fazla değişiklik yok.
Windows RAM ( WRAM)

VRAM’ in yeni geliştirilmiş olan bir üst modeli. Üretim açısından aynı kolaylıkta ve dolayısıyla çok pahalı değil. Günümüzde VRAM ye
rine sıkça kullanılır oldu.



MultiBank DRAM(MDRAM)

Ekran kartlarında kullanılan en son teknoloji hafıza çeşidi. Daha yüksek performans isteyen kullanıcılara hitap ediyor. En önemli özelliği RAM miktarı konusunda. Standart hafızalar 256 KB, 512 KB, 1 MB, 2 MB gibi katlar halinde video Synchronous Graphics RAM(SGRAM): Grafik kullanıcılarının ihtiyaçlarına cevap kartlarına uygulanabilirken, MDRAM sahip olduğu mimari sayesinde 32 KB’ ın katları şeklinde yerleştirilebiliyor. MDRAM hem VRAM’ den, hem de WRAM’ den çok daha hızlı.verebilecek kalitede bir RAM. 66 MHz hızında çalışıyor ve 80 MHz’ e kadar çıkabiliyor. Bu kadar hızlı olmasına karşın PCI veriyolunun yeterince hızlı olmaması dolayısıyla gerçek performansında çalışamıyor. Ancak AGP veriyolunda çok daha iyi performans gösterecektir.
Temel Kavramlar: Renk Derinliği Nedir?


Renk derinliği ekran kartının gösterebileceği minimum ve maksimum renk miktarıdır. Bu değerler günümüzde 16 renkten başlayıp 32 bite(2’nin 32. kuvveti kadar renk) kadar desteklenmektedir. Renk derinliği ne kadar yüksek ayarlarsanız görüntü o derece netleşir ve performans düşer. Bu netleşme ve performans düşüşü 2D uygulamalardan ziyade 3D uygulamalar ve oyunlarda kendini belli eder
Çözünürlük Nedir?
Monitörümüzde bizim gözle göremediğimiz pixeller vardır. Bu pixeller birleşerek görüntüyü meydana getirirler. Örneğin çözünürlüğü 640x480’e getirdiğimizde ise ekranda 3072000 pixel bulunur yani çözünürlük arttıkça pixel sayısı ve görüntü netliği artar ayrıca uygulama alanı da bir o kadar genişler. Günümüz ekran kartları normal windows ekranında 640x480 ile 2048x1536 arasındaki bir çok çözünürlüğü destekleyebilmektedir.
Vga Portu Nedir?
Monitör kablosunun ekran kartına takıldığı yerdir. Her ekran kartında bulunur.
TV-Out Nedir?
Monitörümüzde gördüğümüz görüntüyü TV’ye aktarmaya yarayan çıkıştır. Genellikle ekran kartının destekleyebildiği çözünürlükten daha düşük çözünürlükte aktarılırlar.
Frame Ratel (Çerçeve Oranı) Nedir? Bu özellik daha çok 3D için geçerli olan bir özellik. İnsan gözü normal olarak saniyede 30 görüntü yani 30fps’yi algılar daha üstü görüntüyü fark edemez, ancak görüntü 30 fbs’nin altına düştüğü anda takılmalar fark ederiz. Bir 3D uygulama sırsında frame rate değeri sabit kalmaz devamlı değişir.
AGP( Advanced Graphic Port ) Nedir?
PCI veri yolu halen pek çok donanım için yeterli veri yolu sağlasa da, üç boyutlu grafiklerde gerçekliği yakalanamıyordu. Çünkü 132 Mbit/sn veri transferi yetersiz kalıyordu. Bu durum Intel’i yeni bir arayışa yöneltti ve 1998 yılının ortasında AGP veri yoluna sahip anakartlar ortaya çıktı. AGP sadece ekran kartına ait bir veri yolu olduğundan grafik alt sistemi için daha etkin bir veri aktarımı sağlıyor. Veri yolu frekansı 66MHz üzerinden AGP 1X 264 Mbit/sn veri aktarım hızı , AGP 2X çift veri oranı sayesinde 528 Mbit/sn veri aktarım hızı , AGP 4X 1,06 Gbit/sn veri aktarım hızı ve yeni çıkan AGP 8X düşük voltajıyla 2,1 veri aktarım hızı saylıyor.
3D Ekran Kartları
Bilgisayar ekranları iki boyutludur. Ekranımızdaki gördüğümüz grafiklerin çoğuda iki boyutludur. 2D (2 dimension : 2boyut) hesaplanmaı ve oluşturulamsı 3d görüntülerde göre çok daha kolaydır. Bu nedenle 3 boyutlu görüntülerin oluşturulmasını ve hesaplanmalarını hızlandırmak amacıyla 3d chipli ekran kartları kullanılmaktadır. 3D aslında yüzey modellemeden ibarettir. 3D nesneleri oluşturmak çin poligonlarından oluşan bir wire mesh (tel kafes) sistemi kullanılır. (tel kafes) kullanılan bu poligonlar dış yüzeyi temsil eder. Cismin geometrisine göre kullanılan poligonların adedi ne kadar çok ise oluşan görüntü o kadar gerçeğe yakın ve yumuşak olur. Poligonlardan oluşturulan bu modelin üzerine yapılan işin amacına uygun bir yüzey kaplanır. Bu kaplama işlemine render denir. Tüm bu işlemler ve hesaplamalar bilgisayarın CPU’su tarafından yapılmaya kalkışılırsa uzun bir zaman alacaktır. Örneğim bilgisayarınızda oynadığınız 3D oyunlardan yada cad / cam ortamında yaptığınız 3D modelleri render edilmesi saatlerle ölçülebilir. Bu nedenle yeni 3D grafik chipleri CPU üzerindeki bu yükü kaldırır ve 3d işlemlerini normal işlemlerin hızına getirir. 3D grafik kartlarının bu işlemleri yapmasında kartın 3D yapısı ve kullandığı RAM tipinin özelliklerinin yanı sıra her 3D kartı için özel hazırlanmış sürücülerinin kalitesi ve verimliliği de çok büyük önem taşır. Bu nedenle bir ekran kartı alınırken sürücülerini de beraberinde istemeyi unutmamak gerekir.

Tv Kartı


TV kartları. Bilgisayarınızı bir televizyon’a emüle eden (benzeten) bir parça ve program grubudur.

Kalitesi ve teknik özellikleri

Bilgisayar ve TV arasındaki görüntü kalitesi farkı göreceli olarak TV kartının markasına veya televizyona göre değişir. Fakat televizyonlar analog iletişim kullandıkları için kayıplar söz konusu iken TV Tuner kartlarında sinyal çevriminde sonra hiç bir kayıp olmaz. Buda bilgisayarlar için bir avantajdır. Ayrıca televizyon tüpleri monitörler kadar yüksek çözünürlüklü değildir, nokta aralıkları yakında gözle görülebilecek kadar olanları vardır. Buda bilgisayar için artı bir puan daha. Diğer özellikler ise iki alıcınında Tuner’lerine düşen görevlerdir, örneğin renklerin tam karşılığının tutturulması, koyuluk, keskinlik vb.


TV Kartı tipi


Alacağınız kartın PCI veri yolunu kullanmasını ve yalnız TV Kartı olmasını tercih ediniz, zira ekran kartı ile tümleşik olanlarda ilerde sevmediğiniz sonuçlar çıkabilir. Eski ISA veri yolunu kullanan kartları ise hiç düşünmeyin bile. Bir PCI kartı ile saniyede 128 MB veri transferi yapabilirsiniz ve bu sistemi yormaz fakat ISA ile daha yavaş ve daha yorucu bir yolculuk vardır.


Tv kartı çalışması

Üstünde TV Tuner olan bir kart, anten veya kablo tv gibi bir alıcıdan gelen görüntüyü alarak çeşitli yongalar yardımıyla Anolog Digital çeviri yaparak veri yoluna paket olarak iletir. Veri yolundan giden bu bilgiler bir program tarafından alınır ve ekrana yansıtılır.

Chip Set

BT Chip Set (BrookTree TV Tuner kartlarında standart yonga seti) Bu chip set ile programlarında yardımıyla direkt olarak TV nizi açıp hızlı bir şekilde kanal ayarlama, değiştirme, ses ayarları (efektler), aynı anda birden fazla kanalı seyretme (multi pal section), çoklu ortamı desteklemesi (diğer programlar çalışırken çalışabilmesi ve diğer programlarla çalışabilmesi), captur (resim, ses, görüntü kaydetme), TeleText gibi tüm özelliklerden sonuna kadar faydalanabilirsiniz.


TeleText

Son yıllarda gelişen bir sistem olan teletex normal TV yayınlarının içindeki boş dikey sinyalden görüntünün üst kısmında oluşur. Belki dikkatinizi çekmiştir bazen TV’lerin görüntüsünün üst kısmında TeleText’e ait bilgiler gözükmektedir. TeleText sinyali 7 bittir bunun 1′i eşlik biti olarak kullanılır. Bazen sayfaların tam olarak gözükmemesinin sebebi bu eşlik bitlerinin uyuşmamazlığındandır. Ayrıca TeleText ekranlarda bir sayfada 20 satır ve 7 renk vardır, yanıp sönme gibi işlemlerde kontrol tuşları ile yapılır. Bir TeleText içeriğinde ne kadar çok sayfa olursa devir sayısı da o kadar yavaş olur. Bunun için yeni sistemlerde sayfa içi katalog sayfalar konarak buna da bir nevi çözüm üretilmiştir. Bu sayede bir devir sonra bir sonraki sayfayı aynı yerde göstermektedir.

DirectX


Microsoft tarafından geliştirilen bir bilgisayar ara yüzüdür. TV Kartlarıda genelde bu API’yi kullanırlar. BT chip setli TV Tuner kartlarını DirectX’in tüm özellikleri ile programlayabilirsiniz.

Ses Kartı






Ses kartı bilgisayarda analog ve dijital ses işlevlerini yerine getiren elektronik birimidir.

Dâhilî olarak PCI- veya PCI-Express kart yuvalarına takılan kart türleri olduğu gibi haricî olarak USB
bağlantı noktasına bağlanan PCMCİA yuvalarına takılan ve profesyonel alanlarda kullanılmak üzere Güvenlik duvarı girişinde bağlanabilen versiyonları mevcuttur. Eski ses kartları ISA yuvalarına takılabilirler. Ayrıca ana kart üzerinde bütünleşik sunulan ses yongaları da mevcuttur.

Ses kartının görevleri
Ses sinyallerini kaydetme
k
Ses sinyallerini sentezlemek
Ses sinyallerini karıştırmak ve değiştirmek
Ses sinyallerini yürütmek (çalmak)


Tarihi
Ses kartları bilgisayar alanında 198
9/90'lı yıllarda popülerliğe kavuşmuştur. AdLib ve Soundblaster kartları konuşmacı adı verilen sistem içindeki hoparlörün yerine ses işlevlerini üstlenen kartlardır. Daha sonra piyasaya sürülen Roland LAPC-I ile birlikte bilgisayar büroların dışında oyun amaçlı da kullanılmaya başlanmıştır.

Donanım tabanı
Temelde bir ses kartının görevi A/D çevirici yonga vasıtası ile analog ses sinyali ses kartı girişinden dijitale çevrilir ve dijital ses sinyalleri de ses ka
rtı çıkışında analog ses sinyallerine çevrilir.
İlave özellikler
Bilgisayarın arka çıkışının sınırlı olması ve takılacak cihazlar için bilgisayarın arkasına ulaşmanın zor olması sebepleriyle bazı ses kartlarına ön paneller ilave edilebilir. Bazen de ilave slot kapağı biçiminde giriş çıkış panelleri kullanılır bu kap
aklar ses kartına özel bir kablo ile bağlanırlar. Yine daha fazla giriş sunmak için bazı ses kartı üreticileri özel girişler ve bu girişe takılan daha çok ses giriş-çıkışına sahip kablolar verirler.

Bütünleşik ses kartları
Ses kartları ana karta bütünleşik de olabilirler. Bu tür çözümler daha uygun maliyetli olurlar.


Dışardan analog(örneğin mikrofondan) olar
ak alınan sesler ses kartı tarafından dijitale çevrilir. Dijitale çevrilen ses bilgileri bilgisayarda işlenebilir veya kaydedilebilir. Bilgisayardan hoparlöre gönderilen ses bilgisi ise mutlaka dijitalden analog biçime çevrilmesi gerekir. Ses kartı bu şekilde çalışır.

Ses Kartının Yapısı
1. Dijital Sinyal İşlemcisi (DSP- Digital Signal Processor)
DSP sesleri üretilmesini sağlar. Ses kartına gelen dijital sinyalleri işler. DSP notaları
hafızadan değişik hızlarda okuyarak sesin çıkmasını sağlar. İşlenen sinyalleri bilgisayarın
işlemcisine gönderiri. Bir ses kartının aynı anda çıkarabileceği ses sayısın
a “polyphony”
denir. Polyphony değeri ses kartında bulunan DSP’nin işlem gücüne bağlıdır. Ses kartlarının

bulunan 32, 64, 128 gibi ifadeler kartın polyphony"sidir.

2. Dijital-Analog Çevirici (DAC-Digital to Analog Converter)



Bilgisayardaki dijital ses verileri çıkış birimlerine aktarılırken ekran kartındaki dijital analog
çevirici bu verileri analog sinyallere dönüştürüp ses kartının çıkışına gönderir.


3. Analog-Dijital Çevirici (ADC- Analog to Digital Converter)



Mikrofon veya diğer müzik aygıtlarından alınan analog ses sinyallerini dijital
sinyallere dönüştürür.


4. ROM Bellek
Ses ile ilgili dijital verileri depolamak için kullanılan bellektir. DSP tarafından işlenen

veriler bu belleğe gönderilir.

5. TAD (Telefona Answering Device- Telefon Cevaplama Aygıtı)
Ses kartı ile modem arasında yapılan bağlantı ile gelen telefon sesi hoparlöre aktarılır
ve mikrofon ile cevap verilebilir. Telefon çaldığında ses modem üzerinden ses kartına TAD

noktasına bağlı kablo ile ses kartına aktarılır. Mikrofondaki seslerde ses kartı ile modeme
taşınır. Bunların yapılabilmesi için faks/modem kartın “voice” özelliği olması gerekir.

6. AUX_IN
Çeşitli kartlar(TV, radyo, MPEG) ile ses kart arasında bağlantı kurulduğu yerdir. Bu
kartlardaki ses sinyallerinin ses kartına aktarılmasını sağlar.

7. CD-IN
Ses kartı üzerinde olan bu bağlantı ile CD sürücüsündeki seslerin ses kartına
aktarılması sağlanır. Kablonun biri ucu ses kartındaki CD-IN n-noktasına diğer ucu CDROM
sürücüye takılır.


8. Ses Kartı Bağlantı Portları
Standart ses kartları iki hoparlör yada bir kulaklığı kullanılabilmesini destekler.

Günümüz ses kartları birden fazla hoparlörleri destekler. Daha fazla hoparlör desteği ile ses kartları gerçeğe yakın sesler çıkarmaktadırlar.


Portlar
-Line İn : Teyp yada CD player’daki sesleri bilgisayar ortamına aktarır.

-Microphone İn : Ses kartın mikrofon girişidir. Dış ortamdaki seslerin mikrofon
bilgisayara gönderilmesini sağlar.

-Line Out : İki hoparlörün yada kulaklığın kullanılmasını sağlayan çıkıştır.
3D ses sistemlerinde buraya front (ön) hoparlörler bağlanır.
-Rear Out : 3D ses Rear (arka) hoparlörler buraya bağlanır.
-Joystick/MIDI port : Joystick ve MIDI aygıtlarının bağlanmasını

sağlar